04 Ağustos 2011

Otomobil Reklamları

Anadol
Otomotivin içinde bulunduğu olağanüstü gelişim sürecinde, sadece üretilen otomobillerde değil, aynı zamanda kullanıcıların tercihlerine yön veren reklamlarda da ciddi değişimler olduğunu gözlemliyoruz. Bu nedenle ülkemizde ve dünyada otomobil reklamcılığının gelişimine örneklerle bir göz atalım istedim.
Kuşkusuz her alanda olduğu gibi, otomobilde de potansiyel müşteriye ulaşmanın en etkili yollarından biri basın ilanlarından geçiyor. Basın ilanlarından, otomobillerin geçirdiği evrimsel süreci ve tüketicilerin değişen beklentilerini gözlemlememiz de mümkün.. Otomobil üreticilerinin, bugün olduğu gibi dün de reklamlarında, müşteriler üzerinde etki bırakacak "performans, konfor, güvenlik ve yakıt tasarrufu" gibi başlıkları ön plana çıkarttıkları ortada..
1928 yılında Ford Motor Co. tarafından hazırlanan, Model A.'nın tanıtıldığı bir ilan, görsel olarak günümüzdeki ilanlardan çok farklı olsa da vermeye çalıştığı mesajın özü aslında aynı: "Bu otomobil güçlü, güvenli ve konforludur."
Gerçek şu ki, o yıllarda üretici ve tüketicilerin bu kavramlara ilişkin standartları, günümüz değerlerinden öylesine farklıki.. Adı geçen ilanda, tüketiciyi etkileyebileceği düşüncesiyle otomobilin aracın arka stop lambalarına, elektrikli bir marş motoruna ve hatta jantlarının metal tellerden yapılı olduğuna vurgu yapılmış, güvenlik konusunda da parçalanmaz ön cama sahip olduğunun altı çizilmiş mesela. Sahip olduğu fren sistemiyle, son sürat giderken bile sadece birkaç metrede durabildiği vurgulanmış. Halbuki bir otomobilin sürati kaç km olursa olsun, bunun mümkün olamayacağını hepimiz biliriz. Bu da bize, o dönemde hem tüketicilerin yeterli bilgi ve bilince sahip olmadığını, hem de henüz standartların oluşmadığını gösteriyor. 
Yakın tarihten bir örnek bu defa.. Efsane otomobilimiz Anadol'un bir reklamda, İstanbul'u Ankara'ya 925 kuruşa kavuşturabildiğine vurgu yapılıyor. Günümüz reklamlarının yakıt ekonomisini işleyiş şekli göz önüne alınırsa, Anadol'un bu reklamının hepimizin yüzlerinde bir tebessüm oluşturduğunu tahmin edebiliyorum..
Diğer taraftan otomobil reklamlarının tarihsel değişimini araştırırken gözüme çarpan ve ilgimi çokça çeken bir çalışmayı da sizlerle paylaşmak istiyorum.
2008 yılında İstanbul Çamlıca İlköğretim Okulu'ndan bir grup öğrencinin Avrupa Birliği Yaşam Boyu Öğrenme Programı çerçevesinde "Arabalar: Geçmiş, Bugün ve Yarın" konulu bir projeye kabul edildiklerini öğreniyoruz. Grup, çalışmasında otomobil reklamlarında sosyal temaların ön plana çıkarıldığını, reklamların aslında hitap ettiği ulusal kültürün özelliklerini taşıdığını vurguluyor. Bu bağlamda bazı örneklerle de çalışmalarını zenginleştiriyorlar. Mesela, 70'li yılların ortalarına kadar üretilen Murat 124'ün reklamlarında yoğun olarak evlilik, çekirdek aile, aile piknikleri vb. Türk aile yapısı ile ilgili temaların ön plana çıkarıldığına şahit oluyoruz. Oysa aynı dönemlerde İngiltere'de MG marka otomobillerin reklamlarında ise dönemin İngiliz gençleri otomobiller etrafında kaykay yaparlarken görülüyor. İlk yerli seri üretim otomobilimiz olarak kabul gören Anadol'umuz, özellikle 80'li yılların reklam anlayışında sürücüsü ya da sürücü ve ailesi ile görülürken, günümüz reklamlarında artık sürücülerin bile ortadan kaldırılarak, yalnızca otomobillerin başrolde olduklarını görüyoruz. Bu ve benzeri örneklerle, zamanla otomobile sürücüden bağımsız bir hava katılmış gibi görünüyor. Reklamlarda giderek daha az insanın yer aldığı, otomobilin reklamda artık tek başına olduğu da bir diğer tespit kuşkusuz.. Sahip olduğu bu "mekanik" kimliğin kimi zaman bir kahraman, kimi zamansa bir efsane ile birlikte anıldığını fark ediyorsunuz. Üstelik eski reklamlarda otomobillere ait uzun açıklamalara hatta paragraf şeklinde metinlere rastlarken, özellikle 90 sonrası dönemde hedef kitlenin dikkatini daha fazla çekmek için farklı teknikler kullanıldığına, tasarımların çok daha az anlatımla hazırlandığına şahit oluyoruz.

Aslında bu durum toplum olarak okuma kültürümüzün giderek zayıfladığının da bir işareti gibi görünüyor..

Geçmişin otomobilleriyle, günümüzün çağdaş otomobillerini karşılaştırdığımızda büyük farklar görmemiz doğal.. Kuşkusuz yıllar sonra da, bugünün reklamlarına konu olan otomobillerin dizaynlarını ve donanımlarını incelediğimizde yeni şaşkınlıklar yaşayacağız. 

Yani değişmeyen tek şey aslında değişimin kendisi..!


*Bu yazı 04.08.2011 tarihinde Milliyet Blog'da yayınlanmıştır.